24 Ekim 2010 Pazar

REZALETİ GÖRDÜM

Maça gitmek için Zeytinburnu Tren İstasyonu'ndan Abdi İpekçi'ye doğru yürümeye başladığımda maçın çok gergin geçeceğini anlamak zor olmadı. Bağırış çağırış Zeytinburnu kaldırımlarında başlamıştı ve ortalıkta polis gözükmüyordu. Bu gerginlik içinde salonun önüne geldiğimde gerginliğin bir kat daha arttığını gördüm ama neyse ki yeterli sayıda polis vardı. Bir ara Galatasaraylıların içeri alınacağı diğer tarafa gittiğimde içimden bu maçın olaysız geçmesi imkansız dedim. Çünkü GS'liler otobüslerle salona getiriliyor ve inen gruplar malesef adeta olay çıkartmaya geldik şeklinde bir görüntü veriyorlardı. Bu hengame içinde salona girdik.
Maçtan önce beklentilerimiz kaliteli ve başa baş bir mücadele olacağı şeklindeydi. Ne de olsa GS de Fowles ve Agustus gibi 2 dünya yıldızı, toplamda 4 WNBA oyuncusu vardı. Fenerbahçe'de ise Taurisi ve Taylor gibi 2 WNBA yıldızı ve Türkiye'nin en kaliteli Türk oyuncuları vardı. Maç beklediğimiz gibi başa baş başladı ancak iki takımda sezona hazır bir görüntü vermiyorlardı. Bunda yabancı oyuncuların Dünya Şampiyonası nedeniyle takımlara geç katılmasının etkisi büyüktü. Maç ilerledikçe FB uzun oyuncularının etkisi, oturmuş kadrosu ve Taylor faktörü ile farkı açmaya başladı. GS ise FB'nin etkili hücumları ve sert savunması karşısında çok dağınık bir görüntü çiziyordu. Bunun sonucunda 3. çeyreğin ortasında fark 25 sayı oldu. Artık maçın sonucu belli olmuştu. Çünkü görüntü ne FB'nin bu maçı kaybedeceği ne de GS'nin kazanabileceği şeklindeydi.
"GERGİNLİK ARTIYOR"
Oturduğum yer ile GS tribünlerinin arasında 15 metrelik bir masafe ve polis kordonu vardı.
Maçın başından itibaren iki takım taraftarının arasında atışma ve küfür vardı. Hatta iki kez topluca bir hareketlenme oldu, eğer polis olmasaydı 5 bin kişilik GS ve FB taraftar grubunun yumruk yumruğa kavgası olacaktı. 3. periyodun ortasında maçtan umudunu kesen GS taraftarı aşırı reaksiyonlarına başladı. Önce sahaya su bardakları yağdı. Parkede patlayan her su bardağı maçın 15 dakika durmasına neden oluyordu. Hatta bir tanesi de FB'li oyuncu Begüm'ün sırtında patladı. Ayrıca tüm ikazlara rağmen salonda kapalı bardakta neden su satıldığını da yetkililere sormak gerek. Bu esnada sahanın ortasında patlayan bir ses bombası ile oyuncular kaçmaya başladılar. Türk oyucular bunlara alışkın olsa da yabancı oyuncular şaşkınlık içerisindeydi. Hakemler bu görüntü altında içeri girdi ve maça 20 dakika ara verildi. Hakemler döndü ve maçı tekrar başlattılar ancak bu sefer sahaya yine su şişeleri, çakmak ve bozuk para yağdı. Hakemler tekrar içeri girdive oyuncular bençte oturup beklemeye başladılar. Bençe yakın olduğumdan özellikle WNBA oyuncuların şaşkınlıklarını çok iyi gördüm.
Oyuncular arka tribüne bakıp şaşkın gözlerle ne olup bittiğini anlamaya çalışıyolardı. Bu sırada GS tribünlerinden FB bençine atılan bir ses bombası işleri çığrından çıkardı. Artık tek mantıklı yol GS tribünlerinin boşaltılmasıydı ve öyle de oldu. Ayran ve su savaşları arasında GS tribünleri boşaltıldı ve maça devam edildi. Ancak ne yazık ki ortalıkta maç diye bir şey kalmamıştı. Benim bir basketbolsever olarak üzüldüğüm nokta böyle bir maçın bu olaylara sahne olması. Düşünün ki, 8 tane çok önemli yabancı oyuncu Türkiye'de ilk maçlarına çıkıyor ve ilk maçlarında bunlar oluyordu. Oyuncuların düşüncelerini varın siz düşünün. Zaten bir ara Taurisi'nin bir bakışına şahit oldum ki adeta ben nereye geldim diye içinden geçiriyordu.
Üzülerek belirtmek isterim ki basketbolla alakası olmayan bazı GS taraftarları sırf olay çıkarmak için buraya gelmişlerdi. Ve malesef maç hep onların yüzünden duraksadı. Oysa ki bu bir spor müsabakasıydı ve yenmek-yenilmek doğal bir sonuçtu. Sanırım bu olaylar da, GS futbol takımının gidişatının kötü olmasının da etkisi büyüktü. FB taraftarını ise alkışlamak gerek. Çünkü maçın başından sonuna kadar tek bir taşkınlık bile yapmadan takımlarını desteklediler.

"KUPA FENERBAHÇE'NİN"
Zorlu geçmesi beklenen maçta FB hazır olmamasına rağmen rahatlıkla galip ayrıldı ve rakiplerine tüm kupalarda 1 numaralı favori benim mesajını verdi. GS ise kalite kadrosuna rağmen umut vermedi ancak alışma sürecinden sonra GS için daha net konuşabiliriz. Son sözüm de adına düzenlenen kupaya gelmeyen Cumhurbaşkanı'na. Önemli önemsiz toplantılar için sık sık istanbula gelen Cumhurbaşkanı, ne yazık ki adına düzenlenen bir kupaya bir kez daha gelmemişti. Bu da siyasilerimizin gerçek anlamda spora ne kadar destek verdiklerinin önemli bir kanıtıydı.

0 yorum:

Yorum Gönder